Haber: Rachel Ghannoum
Suriye kıyı bölgesinde vatandaşları sarsan bir suç işlendi. Silahlı bir grup Masyaf’ta koyun çobanlığı yapan Sallum ailesinden iki gence karşı vahşi bir saldırı gerçekleştirdi. Doğrudan ateş açılması sonucu iki genç hayatını kaybetti.
Bu saldırı bölgede yaşanan ilk olay değil; aksine, resmi yetkililerin korumasının tamamen yok olduğu bir ortamda, silahlı grupların ve bizzat hükümetin zulmüne maruz kalan masumlara yönelik uzun bir saldırı zincirinin devamıdır.
Bölge sakinlerinin hafızaları, Duveyr Babde köyünde Alevi topluluğundan başka bir gencin kurban gittiği olayın acı ayrıntılarını hâlâ taşımaktadır. Süregelen bu tırmanış, yetkililerin sivil canlara ve haklara en ufak bir ilgi göstermeden bu bölgelerde çatışmayı körüklediği bir geleceğe dair ciddi soruları gündeme getirmektedir.
Bu trajik koşullar altında Yüksek Alevi Konseyi Başkanı Şeyh Gazal Gazal ortaya çıkarak yaşananları sert bir dille kınadı. Şeyh Gazal, Alevi toplumuna yönelik terör saldırılarının durdurulmasını talep etti ve uluslararası toplumu ile insan hakları örgütlerini bu süregelen kötüleşmeye acilen müdahale etmeye çağırdı. Ona göre koruma, Alevi olsun ya da olmasın toplumdaki her bireyin, şiddet ve zorunlu göç dehşeti karşısında meşru bir hakkıdır.
Ayrıca Şeyh Gazal, Alevi toplumunun üyelerini meydanlara göğüsleri açık şekilde çıkarak federal bir sistem talep etmeye çağırdı. Ancak talepler bununla da sınırlı değil; fiili hükümet koşullarında Alevi toplumunun haklarını güvence altına almanın tek yolu olduğuna inandığı, adem-i merkeziyetçi bir federal sistem çağrısında bulundu. Gazal Gazal’a göre bu federal sistem yalnızca siyasi bir çözüm değil, dronlar ve top atışlarıyla Ceble’de sivil evleri hedef alan bir ortamda toplumsal ve siyasal dengeyi korumak için zorunlu bir adımdır.
Alevi toplumunun haklarını talep eden birçok ses yükselmiş olsa da, yetkililerin ya da devlet kurumlarının onları korumak için somut bir adım attığına dair bir işaret yok. Bazı taraflar masumlara saldırmak için silaha sarılırken, hükümet halkının güvenliğini ve selametini sağlama taleplerini görmezden gelmeyi tercih etmektedir.
Artan silahlı saldırılar karşısında bu duruma sessiz kalmak, yıllar boyunca Suriye’deki çatışmanın en ağır yükünü taşımış olan bu topluluk için yavaş bir ölüm anlamına gelebilir. Şeyh Gazal Gazal’ın çağrısı, vatandaşlarını korumaktan aciz bir hükümete yöneltilmiş bir çığlık olmanın ötesinde, kıyı bölgelerinde kalan son umudu kurtarmaya yönelik bir davettir.
Masyaf ve diğer etkilenen bölgelerde vatandaşların geleceğini tehdit eden bu süregelen suç karşısında herkesin durup düşünmesinin zamanı gelmiştir; uluslararası toplum da seyirci kalmak yerine çözümün bir parçası olmalıdır.









