Beton santrallerinin, taş ocaklarının yarattığı halk sağlığı sorunlarına, ekokırım riskine, tarım ve zeytinliklerin yok olması pahasına Hatay’daki inşaat çalışmaları hoyratça devam ediyor. Tüm uyarılara, karşı çıkışlara rağmen insanların konut ihtiyacı gerekçe gösterilerek konut üretim yöntemi tartışılmıyor. Konunun uzmanlarının da yanlış bulduğu bu hızlı ve hoyrat inşaat yöntemi Hatay’ın yaşam alanlarını bozuyor, suyunu, havasını, toprağını zehirleyerek tarım alanlarını yok ediyor. Havası, toprağı, suyu kirlenmiş şehirlerde, güvensiz TOKİ konutlarında yaşamak istemeyen Hataylıların yerel ekoloji ve dayanışma gruplarıyla yürüttüğü hak mücadelesine ise yanıt verilmiyor.
Bu çerçevede Samandağ’da son günlerde beton santraline karşı verilen mücadelede yaşananlar Hatay’ın genelindeki sorunların yakından anlaşılması için büyük bir önem taşıyor.
6 Şubat depremlerinde ağır zarar gören Samandağ halkı, tüm Hatay’da olduğu gibi depremin yarattığı yaralarını sarmakla uğraşırken geçtiğimiz Mart ayından bu yana göz göre göre gelen büyük bir felaketi önce engellemek, Haziran ayından bu yana da durdurmak için çalışmak zorunda kaldı.
Yerleşim alanlarının ortasında, toz-duman ve gürültü içinde çalışan Gürkal Hazır Beton Santrali; kısa ve uzun vadede başta kanser ve kalp damar hastalıkları olmak üzere ciddi halk sağlığı problemleri, ağır bir ekolojik kırımla Samandağ’ı tehdit ediyor. Samandağ Ekoloji Platformu hazır beton santralinin kapatılması ve yerinin değiştirilmesi için 9 aydır mücadelesini veriyor. Ayrıca santralin zaman içinde daha yoğun toksik emisyonlar yayması, burada tehlikeli atıkların da yakıldığı şüphesini artırıyor.
Sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı talebiyle santral henüz faaliyete geçmeden defalarca kaymakamlık ve belediyeye doğrudan, ilgili bakanlıklara ise CİMER aracılığıyla onlarca dilekçe gönderildi. Samandağ Belediyesinin santrali mühürlemesi bile 7 Haziran’da ruhsatsız olarak çalışmaya başlamasını engellemedi. Tüm itirazlara, toplantılara basın açıklamalarına, hemen yakınındaki ilkokulda eğitim alan çocukların varlığına rağmen kanun ve mevzuatta “gayri sıhhi işletmeler” olarak sınıflandırılan bu hazır beton santrali çalışmaya devam ediyor.
Santral; yoğun yerleşimli üç mahallenin ortası, bir ilkokulun çok yakını, narenciye bahçeleri ve seraların yanı, Asi nehrinin eski yatağı, endemik benekli kaplumbağaların yaşam
alanlarının hemen karşısı, yani mevzuatlarla yasaklanan alanlarda faaliyetine devam ediyor. Üstelik 22 Nisan 2024 tarihinde belediye görevlilerince mühürlenmiş olmasına rağmen kaçak bir şekilde çalışmasını sürdürüyor. Samandağ Belediyesi’nin Encümen kararı ile alınan ve idari mahkemece kabul edilen yıkım kararının uygulanması 12 Eylül 2024 tarihinde Samandağ Emniyet Müdürlüğünce engelleniyor, yıkım yapılamıyor.
Durum böyleyken Hataylılar yurttaşlık haklarına ve “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” diyen Anayasa’nın 56. Maddesi’ne dayanarak, toplum sağlığı, gelecek nesiller ve doğa için mücadele ediyor.
İklim Adaleti Platformu bileşenlerinden Samandağ Ekoloji Platformu üyeleri Mevlüd Oruç, Ferit Diker ve Bereket Akçay’ın, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı için sürecin başından beri verdikleri mücadele nedeniyle Gürkal Hazır Beton Santrali şirketinin ortaklarınca hem telefonla hem de yollarının kesilerek tehdit edilmesi, hakaret ve sinkaflı küfürlere maruz kalmaları kabul edilemez.
Yaşamı yok oluşa sürükleyen bu santral ve Hatay’da benzer koşullarda çalışan tüm santrallerin, taş ocaklarının durdurulması ve kaldırılması ya da yurt dışında olduğu gibi çevreye ve insan sağlığına zarar vermeden çalışmalarının sağlanması gerektiğini, bunun yapılmaması durumunda buna göz yumanların, izin verenlerin suç işlediklerini hatırlatıyoruz.
Demokrasi, yaşam ve doğa savunucuları olarak sürecin takipçisi olduğumuzun ve olacağımızın, hem ruhsatsız ve kaçak çalışan beton santralinin acilen kapatılmasını, hem de sağlıklı bir çevrede yaşama hakları yani Anayasal hakları için mücadele eden arkadaşlarımızın can güvenliğinin sağlanmasını beklediğimizi kamuoyuna duyuruyor ve yetkilileri göreve çağırıyoruz.
İmzacı Kurumlar;
Adana Ekoloji Platformu |
Alpagut – Atalan’da Madene Hayır Platformu |
Antakya Çevre Koruma Derneği |
Artur Çevre Platformu |
ASİDER Antakya Şubesi |
Burgazada Orman Gönüllüleri Platformu |
Bursa Su Kolektifi |
Büyüknohutçu Dostları |
Dem Parti Ekoloji, Tarım ve Hayvan Hakları Komisyonu |
Doğanın Çocukları |
Doğu Akdeniz Çevre Platformu |
Ekoloji Birliği |
Ekoloji Politik |
Eskişehir Çevre Derneği |
Hatay Barınma Hakkı Platformu |
Hatay Tabip Odası |
İklim Adaleti Koalisyonu |
Karadeniz Ereğli Çevre Platformu (KERÇEP) |
Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK) |
Kuzey Ormanları Savunması |
Marmaraereğlisi Çevre Gönüllüleri |
Muğla Çevre Platformu |
Samandağ Afetzede Derneği |
Samandağ Akdeniz Derneği |
Samandağ Çevre Koruma Derneği |
Samandağ Ekoloji Platformu |
Sürdürülebilir Yaşam Derneği |
Türk Tabipler Birliği |
Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi |
Validebağ Savunması |
Yeşil Sol Hayvan Hakları Meclisi |
Yeşil Sol İklim Krizi Çalışma Grubu |