Suriye (Lazkiye) Alevi Devleti Deneyiminin Kısa Bir Özeti

Ufuk Şafak

Suriye’de yaşanan değişim Alevi Devleti tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Özerk Alevi bölgesinin inşa edilmesi gerektiğini savunan bir Arap Alevi kitle de görünür olmaya başladı. Özellikle Lazkiye ve civarındaki Alevi katliamları ve Şam’da kurulan yeni rejimin Alevi karşıtı pratikleri bu tartışmaları gündeme taşıdı. 

Bu makale, daha önce, 1922 yılında kurulmuş olan Alevi Devleti ya da diğer adıyla Lazkiye Devleti’nin tarihsel arka planını anlamayı, siyasi dinamizminin argümanlarını ortaya koymayı, yeniden alevlenen Alevi Devleti tartışmaları için bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. Makale aynı zamanda Fransız Mandası altında kurulmuş olan Alevi Devleti’nin tarihsel gelişiminin bir özetini sunmaktır.

Alevi (Lazkiye)Devleti’nin Künyesi

• Fransız işgali 1918 

• Özerk Alevi Bölgesi (Territoire des Alaouites- منطقة العلويين المستقلة)  Kuruluş Kararı 30 Ağustos 1920

• Özerk Alevi Bölgesi’nin Kuruluş İlanı 2 Eylül 1920

• Alevi Devleti’nin (État des Alaouites- دولة جبل العلويين) ilanı 1923

• “Lazkiye Hükûmeti/Devleti” (Gouvernement de Lattaquié حكومة اللاذقية) olarak adlandırılması 1930

• Dağılışı 3 Aralık 1936

harita, metin, atlas, diyagram içeren bir resim

Yapay zeka tarafından oluşturulan içerik yanlış olabilir.

Suriye iç savaşının başladığı tarihten, Esad’ın ülkesini terk ettiği tarihe kadar geçen sürede genel düşünce, Esat güçlerinin savaşı kaybetmesi durumunda, Lazkiye’ye çekileceği ve burada bağımsız bir Alevi devleti kuracağı yönündeydi. Türkiye kamuoyunda da AKP ileri gelenleri, Esad’ın tek amacının Lazkiye’de Alevi Devleti kurmak olduğunu ısrarla vurgulamaktaydılar. Ancak bu iki açıdan mümkün görünmüyordu. Birincisi Esat Alevilerin lideri değil, söylem ve pratiğini BAAS partisinden alan bir Arap milliyetçi liderdi. İkincisi, Esat b planı olarak hiçbir zaman Alevi Devleti kurmayı hedeflememiş ve bu yönde adım atmamıştır. 

Alevi Bölgesi/Devletinin Ortaya Çıkışı

1. Dünya Savaşı’ndan sonra, Fransız Cumhuriyeti Yüksek Komiseri General Gouraud, Fransız sömürge partisinin önde gelen üyelerinden Robert de Caix’in teorilerinin etkisiyle Suriye’yi birkaç özerk devlete böldü. 

31 Ağustos 1920 tarihli kararnameyle: Büyük Lübnan, Şam, Halep ve Alevi Devleti kurulurken, 24 Ekim 1922’de bu devletlere Cebel-i Dürzi (Dürüz) Devleti de eklendi. İskenderun Sancağı’na ise muhtariyet (özerklik) tanındı. 

Böl-yönet yöntemiyle amaçlanan, Suriye’deki Arap milliyetçilerinin muhalefetini etkisizleştirmek ve yerel azınlıkları siyasi müvekkil haline getirmekti.

Böylece, birinci Dünya savaşı sonunda Doğu Akdeniz Alevileri siyasi harita açısında üç bölgede bulunuyorlardı: 

1. 1920’de eski Lazkiye Sancağı, Trablus Sancağı’nın kuzey kısmı ve Masyaf (Hama Sancağı) kazasının bir kısmından oluşan Alevi Özerk bölgesinde yaşayan Aleviler

2. İskenderun Sancağı’nda kalan Aleviler

3. Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında Adana ve Mersinde yaşayan Aleviler. 

Doğu Akdeniz dışında Halep, Şam ve Lübnan’da yaşayan diğer Arap Aleviler de bulunuyordu ancak genel Arap Alevi toplamı açısından sayıları çok azdı.

Alevi sıradağlarından ayrı olan kıyı kasabalarını da içine alan Alevi bölgesi, güneyde Lübnan sınırından başlayarak kuzeyde İskenderun Sancağı sınırlarına kadar uzanıyordu.

Weulersse’ye göre; 1918 yılında Suriye’de 200.000 civarında Alevi vardı; bunların 60.000’i İskenderun Sancağı’nda bulunuyordu. Büyük ölçüde kentleşmiş olan Antakya Alevileri, dağlardaki dindaşlarından çok daha üstün bir ekonomik ve sosyal duruma sahiptiler.

Fransız manda idaresi Alevileri ayrı bir varlık olarak tanırken, Fransız tahakkümüne karşı ilk silaha sarılan, Alevi lider Şeyh Salih el-Ali’ydi. Aralık 1918’de Şeyh Salih’in giriştiği gerilla savaşı, Şam’daki Arap hükümetinin lojistik desteğiyle Arap milliyetçi bir içerik taşıyordu. Ancak 1919 baharında Prens Faysal bin Ahmed’in önderliğinde toplanan Suriye Genel Kongresi’nde Aleviler yok sayılmış ve temsil edilmemişlerdir. 

Bir grup Arap Alevi lider de yeni oluşan dengeler arasında özerklik elde edebilmek için çabalamaktaydı. 73 Alevi lider General Gouraud’a bir mektup yazarak Fransız koruması altında bağımsız bir Alevi devleti kurulmasını talep ettiler.

Alevi şeyhi Mahmud al Salih ise, Kuzeydeki bazı “Nusayrilerin” Fransızların para, mülk ve liderlik vaatlerine boyun eğdikleri ve bu yolda halklarının zararına olacak şekilde Fransızlarla işbirliği içinde olduklarını yazar. Özünde Alevi toplumu Fransa’ya “sadık” olanlar ile Suriye ulusal hareketine katılmaya cesaret edenler arasında bölünmüştü. Bu bölünme Birlikçiler (Suriye Üniter Devleti’ni savunanlar) ve Ayrılıkçılar (Alevi Özerk Bölgesi ya da Alevi Devlet’ini savunanlar) olarak nitelendirilebilir. Ancak gerçek şu ki; Osmanlı döneminde birçok katliama uğrayan Arap Alevilerin büyük çoğunluğu, Şam merkezli ve Sünni-Selefi anlayışla kurulacak bir hükümete sıcak bakmamaktaydı. 

1920’de Alevi Toprakları, koltukları mezhep esasına göre dağıtılan yerel bir temsilci konseyinin yardımıyla bir Fransız valinin doğrudan yönetimi altına verildi. Fransızlar, Aleviler için bir devlet kuruyordu. Küçük bir karşılık olarak da, Fransız Ordusuna bağlı ve Alevilerden oluşan 2. Levant Taburu (Les Troupes Spéciales du Levant) kuruldu. 

30 Ağustos 1920 tarihinde kurulma kararı alınan Özerk Alevi Bölgesi 2 Eylül 1920 de ilan edilmiştir. Bölge Lazkiye ve Tartus olmak üzere iki sancağa sahipti. Sancaklara bağlı nahiyeler ise aşağıdaki gibidir:

Lazkiye Nahiyeleri: Lazkiye, Ceble, Massyaf, Banias ve Haffe.

Tartus Nahiyeleri: Tartus, Tell Kallah ve Safita.

Alevi Özerk bölgesinin yüzölçümü 6.500 km² den oluşmaktaydı.

Üçte iki genel oyla seçilen bir meclis tarafından oluşturulan temsili konseyi, 15 üyeden (8 Alevi, 3 Müslüman, 1 İsmaili, 2 Rum Ortodoks ve 1 Maruni) oluşturuldu.

Bunlara Fransız Valisi’nin atadığı beş üye (2 Alevi, 2 Müslüman ve 1 Rum Ortodoks) de eklendi.

Alevi Devleti’nin Nüfusu 

1923 Yılı Alevi Devleti Nüfusu

Alevi173.000
Hıristiyan36.000
Sünni32.000
İsmaili5.000

1928 Yılı Alevi Devleti Nüfusu

Din-MezhepŞehirde YaşayanKöyde YaşayanToplam Yüzde
Alevi771175.514176.285%63.56
Sünni30.08122.06752.148%18.80
Hıristiyan34.4899.95544.444%16.02
İsmaili2.8531.6064.459%1.60
Genel Toplam68.194209.142277.336%100

1928 Yılı Alevi Devletinde Yaşayan Alevi ve Alevi Olmayan Topluluklar

Aleviler176.285% 63.563
Alevi Olmayanlar101.081% 36.437

1936 Yılı Alevi Devletinin Nüfus Dağılımı

Din-MezhepSayıYüzde
Alevi224.000%63.99
Sünni64.000%18.28
Ortodoks43.000%12.28
İsmaili6.000%1.71
Maruni6.500%1.85
Diğer Hıristiyanlar 6.500%1.85
Genel Toplam350.000%100

1936 Yılı Alevi Devletinde Yaşayan Alevi ve Alevi Olmayan Topluluklar

Aleviler224.000% 63,99
Alevi Olmayanlar101.081% 36.01

Alevi Devletinin Yönetimi

Yüksek Komiserin temsilcisi eyaletin valisiydi. Son yasal girişim veya karar ona aitti. 31 Ağustos 1920’de kurulduğunda Albay Nieger Devlet Yöneticisi olarak atandı. Son kararın Fransız Komiserinde olması, Suriye Alevilerinin bağımsız değil bağımlı bir özerklik içinde olduklarını gösteriyordu.

Valilik görevini daha sonra General Billote yürüttü. Ocak 1924’ten Haziran 1925’e kadar Koloniler Valisi Léon Cayla Alevi Devleti’nin valisiydi. Temmuz 1925’te yerine Hubert Schoeffler geçti ve Aralık 1936’da Alevi Devleti Suriye’ye ilhak edilene kadar görevde kaldı.

Devletin Hukuk işlerinde Alevilere göre düzenlemeler yapıldığı da görülmektedir. Bazı mahkemelere Alevi şeyhlerinden de atamalar yapılarak, Alevi örfi hukuku da göz önüne alınmaktaydı. 

12 Temmuz 1922’de Alevi bölgesi, Suriye federasyonu içinde kalmak kaydıyla Alevi Devleti adını aldı.

1923’te Alevilerin büyük çoğunluğu, Şam ve Halep ile birleşerek “birleşik bir Suriye” oluşturmayı reddettiler ve bu da Fransız General Gouraund’un yerine Yüksek Komiser olarak geçen General Weygard’ın Alevi devletini bu birliğe dahil etmeden Şam ve Halep’i birleştirme planı yapmasına neden oldu.

5 Aralık 1924 tarihli bir kararname ile Suriye Eyaletler Federasyonu dağıtıldı yerine Şam-Halep Devleti kuruldu ve Alevi Devleti ayrı bir varlık olarak kabul edilirken Dürzi özerk bölgesi ve Lübnan Özerk bölgesinin statüsü değişmedi.

Sosyal Yapı

Alevi Devleti 4 güçlü kabileden oluşmaktaydı:

1. Hıyyatinler ya da Ġyattinler (Terziler): Beyt al Hayat, Abdiya, Fagavira, Saramita, Halabiya, Gasasina olarak alt bölümlere ayrılmıştır. Ġhyattinler’in hepsi Gassani kabilesinden geldiklerini iddia etmektedirler. 1928 yılında siyasi ve dini liderleri Cabber Efendi Abbas’tı. Ana merkezleri Safita ve Banyas’tı.

2. Haddadinler (Demirciler) siyasi ve dini liderleri Ahmed Efendi El Ahmed’dir. Başlıca merkezleri Tartus ve Jeble( Cebel) idi. 

3. Kalbiyye: Emir Hasan El-Mekzûn’un torunlarıdır. Liderleri Sakkar Ağa Hayri Bey’dir.

4. El Mutavara: Emir Hasan El-Mekzûn El- Sincârî ‘nin (1240) soyundandırlar. Liderleri, 1919-1921 yılları arasında Fransız varlığına karşı Sünni, İsmaili ve Alevilerden oluşan koalisyona liderlik eden, Salih el Ali’ydi. Merkezleri Safita ve Massyaf’tı. 

Devletin Başkanı çok sık değişmekteydi. Devlet başkanlarının hepsi adı geçen aşiretlerden seçilmekteydi. 1929 yılında devlet başkanlığını Hıyyattin reisi Cabber Efendi Abbas yürütüyordu. Onun yerine Münir El Abbas geçecek; ancak Suriye Birliği taraftarı olunca yerine Haddadin kabilesinden İbrahim Kinj getirilecekti.

Dönemin Alevilerini Şeyhler, Siyasiler ve Köylüler olarak üç grupta toplayabiliriz. Çoğu zaman birbirinden kopuk siyasi önermeler içinde olan sosyal ve aşiret toplulukları Fransız manda yönetimine karşı dağınık bir güç oluşturmaktaydılar. Bir aşiret Fransızlara karşı isyan halindeyken başka bir aşiret iyi ilişkilerini sürdürüyor bir diğer aşiret lideri ise Şam meclisinde bölgeyi temsil etmeye çalışıyordu. Bu dağınık yapı Alevi Devleti’nin ne kadar kaygan bir zeminde yaratıldığını göstergesiydi. 

Alevi Devleti’nin sınırlarına kadar uzanan Büyük Suriye İsyanından (1925-1926) ders çıkaran Fransa, Suriye’deki askeri politikasını terk ederek, Suriye milliyetçileriyle anlaşma yoluna gitmek istiyordu.  

“Birlikçiler” ve “Ayrılıkçılar”

Ayrı bir devlet olarak varlığını sürdürmek isteyen Alevi liderler, 13-19 Şubat 1933 tarihleri ​​arasında düzenledikleri Kongre’de Suriye Birliğine karşı olduklarını ilan ettiler. Suriye üniterlerinin safındaki Halep Milliyetçi Kongresi 17-19 Şubat 1933 tarihleri ​​arasında, antlaşma görüşmeleri ile birlik meselesini birbirine bağlayan bir bildiriyle sona erdi. Kısacası Halep Devleti üniter bir devlete ‘evet’ derken Alevi Devleti Liderleri bunu reddettiler. Şubat 1933’teki toplantının ardından 79 Alevi önde geleni Yüksek Komiser’e hitaben bir mektup kaleme aldı. Kısaca talepleri şunlardı: 

– İdari bağımsızlık,

– Temsilciler Meclisinin yetkilerinin genişletilmesi,

– Her topluluğun sayısal önemine göre kamu hizmeti kadrolarının tahsisi,

– Lazkiye Hükümeti vergisinin azaltılması

– Dinsel misyonerliğin (özellikle Cizvitlerin) bastırılması.

Suriye Alevilerinin birlik olamadıklarını en iyi açıklayan olay 1933 Martında yapılan Safita kongresidir. Aralarında Alevi ve Sünni liderlerin de katıldığı Hıristiyanlarca organize edilen kongreye katılanlar birlikten yana olduklarını deklere ettiler. Kongre sonunda Fransız Dışişleri Bakanlığına hitaben bir dilekçe kaleme alındı. Dilekçenin imzacıları arasında hukuk doktoru, Tartus milletvekili Hıyyatinler (Terziler) aşiretinin reisi Münir el-Abbas da bulunuyordu.

Artan milliyetçi duygular ve bağımsızlık talepleri karşısında Fransa, Mart 1936’da Paris’te Suriye milliyetçileriyle müzakerelere başladı. Lazkiye hükümetinin temsilci konseyi üyeleri de dahil olmak üzere Alevi liderler, Suriye ile birleşmeye karşı çıkan ve böyle bir birleşme önerisinin Fransa-Suriye müzakerelerinin gündemine alınması gerektiğini belirten birkaç muhtırayı yüksek komiserliğe sundular.

3 Aralık 1936’da Alevi Devleti Suriye Cumhuriyeti’ne bağlandı. 9 Kasım 1936 tarihli Fransız-Suriye antlaşması idari ve mali özerkliğe sahip özel bir rejim kurdu. Alevi Devleti Suriye milliyetçileriyle yapılan anlaşmaya kurban edildi. Ayrılıkçılar, olup biteni kabul etmek şöyle dursun, taleplerini sürdürdüler ve ülkede sürekli “huzursuzluk” yarattılar.

8 Haziran 1936 tarihli bir muhtırada Arap Aleviler, nesiller boyu dağların derinliklerinde kendi başlarına yaşadıktan sonra, artık bağımsız olmak istediklerini belirtiyorlardı. Bir kısım Alevi Fransızlara karşı savaştı, ancak çoğunluk güvenlerini Fransızlara bağladı ve manda yetkililerinin, Fransa adına tüm yüksek komiserler tarafından teyit edilen bu bağımsızlığı korumalarına yardımcı olacağına inandılar. Bu nedenle Aleviler, Fransızların Suriye milliyetçileriyle anlaşarak üniter bir Suriye kurulduğunu ve bölgenin Merkezi Şam yönetimine ilhak edildiğini görünce, Fransızlara karşı tüm güvenlerini yitirdiler. 

Aleviler, Fransa’nın bağımsızlıklarını başka bir ülkeye pazarlık konusu yapma hakkı olmadığını düşünüyorlardı. Muhtıralarını, Fransa’nın bu güveni korumak istiyorsa, koruması altındaki Alevilerin bağımsızlığına saygı gösteren ve bunu garanti eden resmi bir bildiri yayınlaması ve bu bağımsızlığı savunmak için Lazkiye hükümetini temsil eden bir Alevi heyetin Paris’e gönderilmesi gerektiğini belirterek sonlandırdılar. Talepleri karşılanmazsa sivil itaatsizliğe başvurmakla tehdit ettiler.

Suriye Alevilerinin taleplerini belirten başka bir muhtıra da 15 Haziran 1936 tarihlidir. Halk Cephesi hükümetinin başkanı Leon Blum’a sunulan bu belgede Arap Alevilerin Sünni Müslümanlardan farklı oldukları ve hiçbir zaman Alevilerin onların tabiyetine girmedikleri belirtilirken, fanatik grupların Alevileri “kafir” olarak gördükleri de yazılıyordu. 6 maddelik muhtırada, merkezi bir parlamentonun, yani üniter bir Suriye’nin asla bölgesel özgürlükleri ifade etmeyeceğinin altı çiziliyor ve Alevi halkının ölüm ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmaması ve bağımsızlıklarının tanınmasını talep ediliyordu. 

Suriye Birliğini savunan ve Arap Milliyetçileriyle hareket eden Arap Alevi Liderler de bulunmaktaydı, ancak Alevilerin genel eğilimi, Alevi bölgesinin özerk/bağımsız bir yapıya kavuşması yönündeydi. 

Fransız hükümeti bir ikilemle karşı karşıyaydı. Suriye’nin bağımsızlığını ve üniterliğini elde etmek için çabalayan Suriye heyeti ile müzakere etmeye çalışırken aynı zamanda silahlı bir isyan planladığından şüphelendiği Alevilerin özerklik ya da bağımsızlık isteklerini değerlendiriyordu. Bu, Fransız Dışişleri Bakanı’nın Suriye askeri valisi General Weygand’a 5 Haziran 1936 tarihli muhtırasında ifade edilmişti. Dışişleri Bakanı bu muhtırada Waygand’a, Müslüman olmayan unsurların Fransa’ya olan güvenini teyit etmenin daha iyi olacağını söylemiştir. Askeri valinin Alevi ileri gelenlerine, Fransız hükümetinin 14 Haziran 1930 tarihli Özel Tüzük’te belirtildiği gibi bağımsızlıklarının şartlarının ifadesini değiştirme niyetinde olmadığını bildirmesini önermiştir.

Alevi liderlerinin Fransız hükümetine, mandayı sürdürmesi ve devletlerinin Suriye’nin geri kalanıyla birleşmesini önlemesi yönündeki çağrıları sonuçsuz kaldı. II. Dünya Savaşı, mandaya ve Suriye’deki Fransız varlığına son verdi. Sonunda Alevi toprakları da dahil olmak üzere Suriye bağımsız bir devlet oldu ve 5 Nisan 1946’da son Fransız ve İngiliz birlikleri de çekildi. O yıl Süleyman el-Mürşit yeni bir bağımsız devlet için ayaklandı. Ancak yakalandı, yargılandı ve asıldı. Görünüşe göre, bağımsız bir devlet, bir Alevi devleti umudu bitmişti. Ancak Suriye’nin savaş sonrası tarihi gösteriyor ki, Aleviler bağımsızlık elde edememiş olsalar da Suriye’nin yöneticileri arasında yer alma imkanına sahip oldular.  Hafız Esat, Suriye’nin cumhurbaşkanı oldu. Hafız Alevi Devletinde etkin olan isimlerden biri olan Süleyman el Esat’ın oğluydu. Daha sonra Başkanlık Süleyman el-Esad’ın torunu Beşşar Esat’a geçtiyse de Esat ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. 

Kaynaklar: 

  • https://mahajjah.com/3-the-nusayris-under-the-french-mandate/#_ftn30
  • Fransız Devlet Arşivi: Archives du Ministère des Affaires Érangères, Levant, Syrie-Leban, Paris, file no. 510, 114, document 124
  • Fransız Devlet Arşivi: MAE, E 412, V. 493, F. 234.
  • Fransız Devlet Arşivi: Ministère de l’Europe et des Affaires Étrangères – Centre des Archives diplomatiques de la Courneuve Société des Nations (SDN) 1917-1940, 242QO/598, s.1–4
  • Kawatharani, Majih; 2013, Bilad al Sham, Beyrut.
  • Khoury, Gérard D. 2006, Une tutelle coloniale – Écrits politiques de Robert de Caix, Paris, Belin.
  • Weulersse, Jacques 1940, Le Pays des Alaouites, Thèse imprimée, 2 vol. Institut français de Damas, Tours.
  • Shaykh (Şeyh) Mahmud al-Salih; 1997, al-Naba ‘ al-yaqin ‘an al’Alawiyyin, Lazkiye. 
  • Lieutenant-Colonel Jacquot, L’État des Alaouites, 1929 Imprimerie catholique, Beyrut.
  • Longrigg, Stephen Hemsley, Syria and Lebanon Under French Mandate, London: Oxford University Press, 1958.
  • Delbès, Guy; 2016, Les alaouites de Syrie, Les Cahiers de l’Orient nº 122 – Printemps.
  • Friedman,Yaron, 2024, The separatist Alawi petition to the French Prime Minister Léon Blum (1936): reliability, background and aftermath,  Middle Eastern Studies 2024, Vol. 60. No. 3, 444-463.

(Ehlen Dergisi’nin 7. sayısında yayımlanmıştır, Mayıs 2025, Yıl:3, Sayı:7)