Güneş’in Nektarı, Sürgünün Kırık Kanadı

Hakan Mertcan

“Türkiye’de ilk kez Filistin nektarkuşu görüldü” diyor bir haber; acı mı tatlı mı, arada kayboldum. 

Yıkım yıkım ‘Ah Güzel Antakya’nın kollarına atmış kendini. Liğme liğme Samandağ’ın Milleyhasına gelmiş, ‘Filistin güneş kuşu’ (ʿUṣfūr ash-Shams al-Filasṭīnī) olarak da bilinen nektarkuşu. 

Minik dostum, nektar güzelim, daha dün bir uçtan diğerine, özgürlük arzusu ballı dilinde, bağlarken vatanının umudunu birbirine, ne oldu da düştün sürgün illerine!

Ey Güneşin Kuşu, bombalar yağarken biteviye, kararan dünyanın kanayan sessiz ikliminde, yorgun mu düştün direnmekten? (Ah ‘N’etin ya hu’! Nektarıma kuşuma, n’ettin! Sürüm sürüm sürünesin!)

(Filistin Nektarkuşu, Samandağ deniz sahilinde kuş gözlemcileri Metin Cenkçiler ve Önder Kahraman tarafından fark edildi. 01.02.2025. Kaynak: Artıgerçek, DHA)

Objektiflere yakalanmış iki Filistin nektarkuşu, iki sığınmacı birbirine yoldaş olmuş da gelmiş, yolları tarumar edilmiş yolcu, iki garip mülteci, çalıların kayıp çığlığı şimdi.

Filistin’de savaştan, soykırımdan kaçmış da gelmiş özgürlüğün minik sembolü.

Rızkını aramaya gelmiş, huzur bulmaya gelmiş, akıntıya karşı yürek çırpmaktan yorulmuş, güvenip de kendini emin ellere atmış: Levant’ın sığınağı, Milleyha’ya.

Çığlıkları gömüp kursağına, Filistin’in zeytin gözlü çocuklarının selamını mı getirdin, açlıklarını unutup hayallerini mi getirdin?

Güneş’in nektarı, sürgünün kırık kanadı, aldırmayıp acına, Ugarit’in, Fenike’nin evlatlarının solmayan nazarlarını da mı kattın sırtına? 

Acıları bırakıp geride, narin kanatlarına, anaların sabrını yükledin de bize mi getirdin? İhtiyacımız olan takati, tahammülü, unutulan şefkati, sevdayı.

Ölüme inat aşk ile şakırdamaya mı geldin? Yoksa bizle ağlamaya mı?  Yıkıldı yuvan başına, sen de kimsesiz kaldın da mı geldin, düştün mü sürgün yollarının ağına?

Ah Nektarkuşum, her şeye rağmen doğru yere geldin, bu kadim topraklar el-emin sayılır ama Mot’un kara ordusu buraya da dikmiş gözünü, katiller kapıda. Olsun sen hoş geldin, ehle w sehle. Belki bize bereket, bir parça umut getirirsin. Belki huzur, pıt pıt atan, senin gibi küçük yüreklerle gelir, Levant’ın bütün çocuklarının umutlarını içine dolduran… Belki hasretini taşırsın vatanına, yeniden yeşerecek, senin olacak yarınlarda.

(Ehlen Dergisi’nin 7. sayısında yayımlanmıştır, Mayıs 2025, Yıl:3, Sayı:7)