Ufuk Şafak
“Çağımızın en ünlü yazarlarından, modern tarihin tanığı, mücadele, direniş, fedakarlıkla dolu bir hayat” diye tanımlıyordu onu Suriyeli gazeteci Ganem Süleyman.
Gazeteci, yazar, siyasetçi ve şairdi. Arap edebiyatı ve tarihi için önemli bir figürdü. Ayrıca Alevi tarihi kültürü ve siyaseti alanında birçok eser bırakmıştır.
Abdullatif Yunus, 1914 yılında Tartus’un Safita ilçesinin güneybatısında bulunan Beyt Şeyh Yunus kasabasında, dönemin koşullarına göre kültür seviyesi yüksek bir ailede doğdu. Ailesi, Lazkiye Emiri Muhammed b. İshak el-Tanukhi’ye dayanan köklü el-Yasin soyuna mensuptur.
Dini ve entelektüel otoritesiyle bilinen bu aile içinde yetişmesi hem politik hem de kültürel kimliğinin şekillenmesinde belirleyici olmuştur.
Alevi bölgelerinde yoğun asker toplama operasyonlarının yapıldığı, erkeklerin orduya alınarak sefere gittiği bir dönemin başıydı. O küçük yaştayken, kardeşleri “Seferberlik (سفر برلك)” kapsamında “Sevk-i Liva” denilen bölgelere gönderilmişlerdi. Seferberlik kavramı Alevi toplumsal hafızasında bugünlere kadar ulaşmıştır. İleri yaştaki birçok Alevi bir olayı/dönemi anlatacaksa “seferberlikten önce”, “seferberlikten sonra” diye bir ayırım yapar.
Çocukluk döneminde öğretmenleri resmi törenlerde öğrenciler adına, Arapça ve Fransızca konuşma görevini ona vererek erken yaşta hitabet yeteneği kazanmıştır. Henüz ilkokuldayken babasının vefatı, ailesini zor koşullar altında bırakmış; buna rağmen Yunus yoğun bir otodidaktik çabayla eğitimini sürdürmüş ve kültürel birikimini üniversite mezunu seviyesine ulaştırmıştır.
Yunus, dönemin önde gelen âlimlerinden Şeyh Abdurrahman Hayr (1904–1986) ve Cabir Dumit (1859–1930)’ten ciddi bir klasik eğitim aldı. Entelektüel gelişiminde Prens Şekib Arslan, Taha Hüseyin, Muhammed Ali el-Humani ve Necip el-Reys gibi büyük düşünürler ile; el-Mütenebbi, Ahmed Şevki, Bedevi el-Cebel, İlya Ebu Madi, Ömer Ebu Rişa ve Nedim Muhammed gibi şairler önemli bir yer tutmuştur.
On dört yaşında şiir yazmaya başlamış ve ilk makaleleri Beyrut’ta yayımlanan El-Uruba dergisinde çıkmıştır.
Kısa bir süre Wadi el-Uyun’da öğretmenlik yaptıktan sonra Lazkiye’de yayımlanan Sawt el-Hak (Gerçeğin Sesi) gazetesinin genel yayın yönetmenliğine getirildi. Aynı dönemde El-Bilad, El-Doha, El-Hedef, El-Fida gibi çeşitli Suriye gazetelerinde de yazılar yazmıştır.
Bu yazılarında, manda yönetimini ve feodal düzeni eleştirmesi onu Fransızlar nezdinde tehlikeli bir figür hâline getirmiş; hakkında yakalama kararı çıkarılmıştır. Bu süreçte Trablus, Beyrut ve Şam üzerinden Deyr ez-Zor’a, oradan da 1939’da Irak’a gitmek zorunda kalmıştır.
Irak’ta uzun süre yoksulluk içinde yaşadıktan sonra Basra’daki ortaokullarda öğretmenlik yapmıştır. Fransız işgali sona erdikten sonra Suriye’ye geri dönmüş ve parlamentoya adım atmıştır.
1947’de Cumhurbaşkanı Şükrü Kuvvetli tarafından Filistin meselesini Latin Amerika’da anlatmakla görevlendirildi.
Venezuela, Brezilya, Arjantin, Uruguay ve Şili’ye giderek Arap kulüplerinde çok sayıda konferans vermiş; Siyonizmi teşhir eden konuşmaları diaspora Arapları tarafından büyük takdirle karşılanmıştır. Özellikle Arjantin’de bulunan Alevi nüfusu içinde sözü geçen bir entelektüel olarak, Alevilerin Siyonist karşıtı bir çaba içinde olmalarını sağladı.
Yunus Suriye Parlamentosu’nda üç dönem Safita bölgesini temsil etti:
1949–1950: Feodal yapılara karşı kazandığı seçim büyük yankı uyandırdı.
1954–1958: Yoğun sosyal, kültürel ve politik faaliyet yürüttü.
1961–1965: Birlik sonrası dönemde yeniden seçilerek parlamentoya döndü.
Parlamentoda halkın haklarını cesurca savunan etkili bir hatip olarak tanındı. Şair Hamed Hasan’ın ifadesiyle “Parlamentoya bir birey olarak girdi, fakat parlamento onunla birlikte ikiye bölündü.” Yunus Suriye’deki gelişimin önündeki en büyük engelin Feodal sistem olduğunun bilincindeydi. Feodal yapıların çıkarına olan her yasa tasarısında halkın çıkarlarını savunan tutumlar aldı.
1961-1965 döneminde Suriye parlamento elitlerinin otoriterleşmesine karşı çıktı. Bu nedenle büyük tepki gördü ve Güney Amerika’ya dönmek zorunda kaldı. Burada tamamen diaspora çalışmalarına odaklandı. Sao Paulo’da haftalık El-Anbaa gazetesini kurdu.
Bu gazete: Arap Milliyetçi temelli bir yayın olarak, özellikle Filistin meselesini savunmayı amaçlıyordu. El-Anbaa Brezilya Arap diasporasının en geniş tirajlı yayınlarından biri hâline geldi.
1975’te gazetenin lisansını yazar ve örgütçü Nawaf Hardan’a devretti. Gazete, Hardan döneminde sayfa sayısını artırarak daha da genişledi; Arap Edebiyatı Birliği için bir köşe açıldı ve diaspora şairleri için bir platform oluşturuldu.
Toplulukların daveti üzerine 1977’de Buenos Aires’e taşındı ve burada hem Arapça hem İspanyolca yayımlanan El-Vatan gazetesini kurdu.
Yıllar sonra gazeteyi, Suriye diasporasının önemli tercümanı sayılan Petro Çakmakyan’a devretti. Doktorasın bu yıllarda Arjantin Katolik Üniversitesinden almıştır.
Yunus’un eserleri, şiirden politik biyografiye, tarih yazımından hatırata kadar geniş bir yelpazeye yayılır.

Başlıca Eserleri
- Yeni Nesil (1944)
- Şeyh Salih el-Ali’nin Devrimi (1947) – Devrim üzerine basılı ilk monografidir.
- İki Dünya Arasında (1955)
- Şükrü el-Kuvvetli: Bir Milletin Tarihinde Bir Adamın Hayatı (1959)
- Gurbetçiler (1964)
- Şefik Maalouf… Dahi Bir Şair (1966)
- Zaki Kansul… Aşk ve Hasret Şairi (1967)
- Olayların Kalbinden (1967)
- Modern Suriye Edebiyatında Okumalar
- Suriye Sahilinin Dramı (1971)
- Aleviler ve Modern Devlet (1973)
- Lübnan İç Savaşı (1975)
- Modern Devlette Alevilerin Meseleleri (1982)
- Suriye’nin Toplumsal Çatısı (1984)
- Şehir Kimliği ve Hafıza (1989)
- Kelimelerin Aynası (1991)
- Anılar (1993)
- Kimlik Krizi ve Suriye (2010)
- Arap Bahası Üzerine Analizler (2012)
Yunus’un “Şeyh Salih el-Ali Devrimi” adlı çalışması, daha sonraki bütün araştırmaların temel kaynağı olarak kabul edilmiştir. “Suriye Sahili’nin Dramı”, “Aleviler ve Modern Devlet”, “Modern Devlette Alevilerin Meseleleri” Alevilerle ilgili yazılmış çok mühim kaynaklardır.
Yunus yalnızca etkili bir siyasetçi değil; aynı zamanda “tatlı melodili” şiirleriyle tanınan önemli bir şairdir. Üslubu güçlü hitabetiyle birleşmiş, Arap edebiyatında “belagatli hatip” olarak anılmıştır.
Şair Nizar Kabbani, onun için şöyle demiştir:
“Bu vatanı omuzlarınızda taşıyıp yorulmadan dünyayı dolaşmanız beni hayran bırakıyor.”
Yunus 28 Mart 2013’te 99 yaşında vefat etti.
Arap Yazarlar Birliği ölümü üzerine “Suriye’nin en büyük edebiyatçılarından birinin kaybı” demiştir.
Mirası, Modern Suriye mücadelesi, diaspora gazeteciliği, edebiyat ve kültür tarihinin iç içe geçtiği çok yönlü bir entelektüel birikim olarak bugün hâlâ yaşamaktadır. Alevi tarihine basılı yayınlarla yaptığı katkılar da önemini korumaktadır.









